Damar Tıkanıklığı
Bacakların Atardamar Tıkanıklığı - Damar Tıkanıklığı
Atardamarlar ani olarak (akut arter tıkanıklığı) veya zaman içinde yavaş yavaş (Kronik arter tıkanıklığı) tıkanması olmak üzere başlıca iki şekilde tıkanıklık oluşur. Bacaklardaki damarların ani tıkanıklığı genelde kalpten gelen bir pıhtı veya bacak damarlarında var olan darlıkların bir anda pıhtı oluşumu ile tıkanması sonucunda gelişebilir ve çoğu kez bacağın kaybı ile sonuçlanabilecek acil bir durumdur.
Buna karşın, damarların zamanla (kronik) daralması yada tıkanması günler, haftalar yada aylar süren belirtiler verir ve genelde parmaklar, ayak veya bacağın canlılığını tehdit eden sonuçlar doğurur. Kronik tıkanıklığın en yaygın nedeni ateroskleroz yani damar sertliği olmakla beraber, Buerger hastalığı, atar damarların balonlaşıp tıkanmaları (tromboze -pıhtılaşmış- anevrizmalar), damarların özel romatolojik hastalıklara bağlı iltihapları (vaskülitler) ve damarların belirli bölgelerde sıkışmaları sonucunda da damar tıkanıklığı oluşabilir. Bacak damarlarının ateroskleroz nedeni ile tıkanması için başlıca risk faktörleri olarak genetik faktörler, sigara, hipertansiyon, şeker hastalığı, kanda yağ ve kolesterol düzeyinin yüksek olması, yaşlılık ve hareketsiz yada tembel yaşam sayılabilir. Bunların yanında bacakların damar hastalığı daha sık erkeklerde görülmektedir. Damar hastalığına yaş ilerledikçe daha sık rastlanır. Ateroskleroz bütün atardamarları tutabilen yaygın bir hastalık olduğu için
bacaklardaki damar hastalığı olan hastaların %50-60 ında koroner hastalığı ve şahdamar (karotis) hastalığı eşlik eder. Bu sayılan hastalıklar ilerlediklerinde bacak damar hastalığının önüne geçer ve damar hastalarındaki en önemli ölüm nedenini oluşturur.
Damar Tıkanıklığı Nasıl Gelişir?
Bacakların damar hastalığı sıklıkla kalpte koroner damar hastalığı ve şah damar hastalıklarına bağlı ciddi sorunlar nedeni ile risk taşır. Genel olarak damar hastalığı olan kişilerin ömürleri damar hastalığı olmayan kişilere göre daha kısadır.
Damar Tıkanıklığı Belirtileri:
Bacakların damar hastalığına bağlı en yaygın şikayet yol yürümekle, koşmakla, merdiven çıkmakla baldırlarda, uyluk çevresindeki ve kalçadaki adalelerde kramp yada yorgunluk hissi şeklinde olan ağrıdır (kladikasyo intermitant). Yürümekle gelen ağrının en önemli özelliği yürüyüş durdurulduğunda ağrının 3-5 dakika içinde kendiliğinden geçmesidir. Ağrı hemen her zaman her yürüyüşle aynı mesafede gelir. Ancak %25 zamanla bu mesafe kısalabilir. Bacaklarda yürüme ağrısı ile seyreden damar tıkanıklığı her ne kadar hastayı rahatsız etse de, bu durumum bacağın kesilmesine kadar ilerleme olasılığı ancak %1-2 dir. Buna karşın bu hastalarda özellikle kalp başta olmak üzere diğer hayati organlardaki damar tıkanıklığı daha ciddi sonuçlar oluşturabilir.
Zamanla kan akımının daha da azalması sonucunda ağrı artık istirahatta bile ortaya çıkmaya başlar. Çoğu kez geceleri ağrı oluşur. Kişi gece uyurken bacağına ağrı gelmesi sonucunda uyanır, kalkıp dolaşınca ağrısı biraz geçer ve tekrar uyur. Bazen ayak normalden soğuk, soluk yada mor olabilir. Bir süre sonra ağrı kalıcı hale gelip, artık gündüzleri de devam etmeye başlar. Hastalar çoğu kez bacaklarını yatak kenarından aşağıya sarkıttıklarında daha rahat ederler. Bu durumda yürüme ağrısı da çok daha kısa mesafelerde gelmeye başlar.
Daha ileri aşamalarda ise ayaklarda ve özellikle ayak parmaklarında ağrılı yaralar ve gangren gelişebilir. Bazen ayakta yada parmaklarda oluşan enfeksiyonlar iyileşmez, ilerlemeye devam eder ve bunun sonucunda parmaklarda gangrenler gelişebilir. Öte yandan her hangi bir nedenle örneğin ayakkabı vurması, bir cisim batması, tırnak çekimi gibi cerrahi girişimler sunucu oluşan yaralar iyileşmez ve ilerlemeye devam ederler. Yaraların kenarları siyah renkli olabilir ve aylarca yara iyileşmeden devam ediyor olabilir. İstirahat ağrısı ve ayakta yara ya da kangrenler ile seyreden damar tıkanıklığı bacak için ciddi bir risktir. Bu nedenle “kritik bacak iskemisi” olarak ifade edilir. Yürüme ağrısı yapan damar tıkanıklığında bacak kaybedilme riski çok düşükken, istirahat ağrısı ve yara, kangrenlerlerle seyreden bu durumda bacağın kaybedilme olasılığı çok yüksektir.
Tüm bu şikayetlere ek olarak bazen damar tıkanıklığının yerine göre özel bazı şikayetlerde oluşabilir. Örneğin erkeklerde penisi besleyen karındaki aorta ve iliak damarların tıkanıklığı başta penisin sertleşmemesi ile kendini belli eden iktidarsızlık belirtileri oluşturabilir.
Damar tıkanıklığı olan hastalarda ayaklarda başka belirtilerde görülebilir. Ayakların soğuk olması, üşüme, ayak ve bacağın normalden ince olması, ayak sırtı ve parmaklar üzerindeki kılların kaybolmuş olması, derinin kurumuş, pullanmış olması, tırnakların kalınlaşmış, kabalaşmış ve tırnak kesme süresinin uzamış olması bunlardan başlıcaları olarak sayılabilir.
Damar tıkanıklığının teşhis edilmesi:
Damar hastalığı tanısını koymak için en basit yöntem Doppler cihazı ilgili damarda akım olup olmadığı ve damarlarda tıkanıklık olup olmadığını ve daha önemlisi damar hastalığının derecesinin objektif olarak ölçümüdür. Doppler cihazı yardımı ile bacaklarda ve kollarda kan basıncın ölçülüp bir birine oranlanmasıdır (ABI). Bu ağrısız ve basit bir test olmakla beraber sonuçları güvenlidir. Bu değerlendirme elle taşınan küçük bir cihaz yada büyük ultrason cihazları ile yapılabilir.
Manyetik rezonans anjiografi (MRA) radyasyon riski olmayan ve damarları kolayca görüntülemeyi sağlayan bir yöntemdir. Damarların üç boyutlu görüntüsü alınabilir. Damar hastalıklarının teşhis ve tedavisinin planlanmasında kullanılabilir. Genelde güvenli olmasına karşın bazı riskleri vardır. MRA özellikle böbrek işlevleri sınırda olan bazı hastalarda ani böbrek yetmezliği gelişimi riski taşır. Ancak kapalı alan korkusu olanlarda ve vücudunda metal bulunan kişilerde yapılamamaktadır. Resimde MRA da karındaki aorta damarında ve her iki iliak atardamarlardaki tıkanıklık görülmektedir.
Damar hastalığı tanısında en güvenilir yöntem olarak halen anjiografi kabul edilmektedir. Anjiografi kol yada kasıktaki bir atar damara iğne batırılıp, buradan inceleme yapılan damara kateter adı verilen spagetti makarna kalınlığındaki plastik bir borunun yerleştirilmesi ve buradan ilaç verilirken röntgen çekilerek damarların görüntülenmesidir. Bu yolla damar içi görüntülenebilir, tıkanıklıklar, oluşmuş damarlar belirlenip, damar hastalığı teşhis edilebildiği gibi aynı seansta gerekirse balon, stent ve aterektomi gibi endovasküler yöntemlerle tedavide sağlanabilir. Genel olarak bu inceleme en doğru teşhisi sağlayan ama riskleri en fazla olan yöntemdir. Bu incelemede ağrı olabilir. Radyasyon ve kullanılan ilaçla ilgi olarak alerji ve böbrek yetmezliği riski vardır. Böbrek işlevleri bozuk olan kişilerde yapılamaz. Bununla beraber damar hastalıkları konusunda oldukça güvenilir bilgi vermektedir. Resimde solda iliak arter tıkanıklığı görülmektedir.
Bunlar yanında başta kan kolesterol ve lipid düzeyleri olmak üzere, çeşitli laboratuar testleri en önemli damar hastalığı nedeni olan damar sertliğini (ateroskleroz) araştırmada yardımcıdır.
Damar tıkanıklığının ve hastalıklarının tedavisi:
Damar hastalıklarının tedavisinin başlıca amaçları tıkalı damarın hastada neden olduğu şikayeti ortadan kaldırarak hastanın yaşam kalitesini artırmak, tehdit altındaki bacağı kurtarmak ve vücudun bütün atardamarlarında olan hastalığı kontrol altına alarak bu hastalığın gerek bacakta gerekse daha hayati organlarda ilerlemesini engelleyerek hastanın hayatını kurtarmaktır. Bu nedenle tedavi temel hastalığın ilerlemesini engelleyerek vücut ve bacak sağlığını koruyucu destek ve ilaç tedavisi ile damarların açılmasını sağlayan girişimler olmak üzere başlıca iki ana başlıkta düzenlenir.
A. Damar hastalıklarında destek ve ilaç tedavisi:
Tedavinin en önemli basamağını aterosklerozun ilerlemesini engellemeye yönelik olarak hayat tarzında yapılan bazı değişiklikler oluşturur. Bunların en önemlileri sigaranın bırakılması, fazla kiloların verilmesi, gıdada ve yeme alışkanlıklarındaki değişiklikler yanında daha aktif yaşam ve egzersizdir. Bu tür bir yaklaşıma hastalık belirlenir belirlenmez başlanır ve hayat boyu devam edilir. Bu değişikliklerin olumlu etkileri en az 6 ay sonra hissedilir. Sigaranın bırakılması ve sigara içilen ortamlarda bulunulmaması (pasif içicilik) en önemli değişiklikler olup diğer tedavi yöntemlerinin etkili olabilmesi için mutlaka gereklidir. Sigaraya devam ediyorken yapılan diğer tedavilerin faydası sınırlı olacaktır.
Hastaların önemli bir bölümünde kanda kolesterol ve lipid düzeyleri yükselmiş bulunur. Bunu normale yaklaştırmak için özellikle doymuş yağ içeren gıdalar azaltılmalıdır. Ancak diyetteki düzenlemelere ek olarak ilaç tedavisi hemen daima gerekir. Bu amaçla kullanılan ilaçların bazıları kolesterolü düşürücü etkilerinin dışında damar hastalıklarının ilerlemesini ve kötüleşmesini de azaltıcı etkileri olduğu bilinmektedir.
B. Damar tıkanıklıklarının açılması
Önemli bir grup hastada ilaç ve yaşam tarzına ait tedaviye ek olarak damarların açılması ve dokuya giden kan akımın artırılması gerekir. Özellikle kısa mesafelerde yürüme ağrısı olan yada istirahatta ağrı, ayaklarda yara ve gangren olan durumlarda bu tedavi tek başına yeterli değildir. Dokuya giden kan akımını artırmak ya anjio ile yapılan girişimler ki bunlara endovasküler tedavi denilmektedir yada açık cerrahi ile mümkündür. Bu ayrım sadece tedavinin özelliği açısından olup, bir hastada o hasta için en uygununu seçilecek şekilde tedavi şekli planlanır.
Anjioplasti: (Endovasküler tedavi):
Gerek balon gerekse stent yerleştirildiği andan itibaren damarı açmanın yanında damar içerisinde bir hasar oluştururlar ve bu hasar “intimal hiperplazi” olarak tıpta tanımlanan ve sonunda damarın tekrar daralması yada tıkanması ile sonuçlanacak biyolojik bir süreç başlatır. Örnek vermek gerekirse uylukta yer alan femoral atardamarında yapılan bir balon işlemini takiben bir yıl içinde hastaların yarısından fazlasında damarda tekrar darlık oluşmaktadır. Bu durum damar hastalıklarının tedavisindeki en sık karşılaşılan ve engellenmesi için üzerinde ciddi araştırmaların yapıldığı önemli bir sorundur. İlaçlar dahil bir çok yöntemin uygulandığı bu durumda, bir diğer seçenek ilaçlı balon ve stentlerdir. Daha ilk baştan intimal hiperplazi oluşumunu engelleyecek özel bir ilaç ile kaplanmış balon yada stent kullanıldığında tekrar darlık yada tıkanıklık oluşumu engellemekte ve damarın daha uzun süre açık kalmasını sağlamaktadır.
Damarda oluşan darlık yada tıkanıklıklar bazen tek başına balon veye stentii taşıyacak olan tel ile geçilemeyebilir. Böyle durumlarda bir çok teknik uygulanabilmekle beraber tıkanıklığın aterektomi adı verilen bir yöntemle matkap gibi delinerek geçilmesi ve sonrasında oluşan bu tünelden kılavuz telin ilerletilerek balon yapılması yada stent yerleştirilmesi mümkündür. Bazen damardaki oluşan darlıüın hacmi yine aterektomi ile tıraşlanarak azaltılabilir. Kısaca aterektomi damarda darlık yada tıkanıklık oluşturan ve kolesterol bulunduran aterosklerotik plağın (damar sertliği) mekanik olarak kazınarak çıkartılması yada delinerek yol açılması işleminin genel adıdır. Aterektomi ayrıca balon anjioplasti yada stentleme sonrası daralmış yada tıkanmış damarları açmakta da kullanılabilir. Aterektomi genelde atardamarlardaki darlık yada tıkanıklıklarda uygulanır. Tedavi planlanırken sorunun yeri, şekli, derecesi, içeriği ve pıhtı bulunup bulunmadığı büyük önem taşır.
Bacaktaki atardamarların tıkanıklığında anjio ortamında yapılan ve endovasküler tedaviler adı verilen yöntemler bir hastalığın tedavisinde kullanılan seçenekler arasındadır. Her birinin en iyi sonuç verdiği durumlar bellidir ve bir hastada bunların hepsi birlikte veya duruma göre tek başına kullanılabilir. Genelde uygun yerde ve zamanda doğru bir şekilde kullanıldıklarında damarların açılmasını lokal anestezi altında hiçbir kesi yada dikiş olmadan sağlayabildikleri için günümüzde damar tıkanıklıklarının tedavisinde endovasküler yöntemler birinci seçenek olmuştur. Ancak bu durum endovasküler yöntemlerin bütün damar tıkanıklıklarına her zaman tek başına uygulanabilecekleri anlamına gelmemelidir. Örneğin çok uzun tıkanıklıklarda, çok kalsifik (kireçleşmiş) darlıklarda ve bazı özel bölgelerde tedavi başarısı düşük ve kısa süreli olabilmektedir. Bu yöntemler damar tıkanıklıklarının tedavisinde elimizde olan seçenekler arasında olup, yeri geldiğinde ve en iyi sonucu verebilecekleri zaman uygulanmalıdır. Öte yandan gerek endovasküler tedavi ile oluşan intimal hiperplaziye bağlı darlık ve tıkanıklıkların tekrar gelişimi, gerekse aterosklerotik hastalığın ilerlemesi sonucu genelde endovasküler tedavinin başarısı aşağıda ifade edilen ameliyatla tedaviye göre daha kısa sürelidir ve belirli aralıklarla tekrarlanması gerekebilir. Bu nedenle endovasküler tedavi yöntemleri bir hastanın tedavisindeki seçenekler arasında olup, en uygun durumda kullanıldıklarında en iyi sonucu vermektedirler.
Bacaklardaki damar tıkanıklıklarının cerrahi tedavisi:
Endarterektomi: En basit sayılabilecek olan ameliyat kısa olan darlık yada tıkanıklıkların damar içinden sıyrılarak çıkarılması olan endarterektomi ameliyatıdır. Bu işlem sırasında damar içinde darlığa neden olan aterosklerotik plak damar içinden kazınarak çıkartılır ve damar kesisi bir yama ile kapatılır. Endovasküler tedavi yöntemlerinin aynı işi hasta açısından daha rahat bir şekilde yapıyor olmasından ötürü, endarterektomi günümüzde daha az yapılmaktadır. Endarterektomi günümüzde en yaygın kasıktaki derin femoral atar damarın darlık ve tıkanıklıklarının tedavisinde diğer cerrahi girişimlerle beraber kullanılmaktadır.
Sıklıkla tıkanan damarlar karında yer alan aorta ve bunun bacaklara giden iliak atardamarlardır. Bu tıkanıklıklar endovasküler tedavi yöntemleri ile açılamadığında yada endovasküler tedavilerin kullanılamayacağı kadar yaygın olduğunda bypass tercih edilir. Temel olarak bypass tıkanıklığın üzerinden tıkanıklığın altına kan akımını götürecek şekilde köprü oluşturulması işlemidir. Bu durumda ameliyat ile karın ve kasıklar açılır, aortaya ulaşılır ve buradan kasıktaki femoral atardamarlar arasına pantolon şeklindeki bir suni damar yerleştirilir. Bu durumda tıkalı olan aortanın alt bölümleri yada sıklıkla tıkanan iliak atardamarlar atlanarak kan kasıklarda bacağın başlangıcına iletilmiş olur. Bu ameliyat uzun yıllardır yapılan ve damar cerrahisinin deneyiminin yoğunlaştığı bir ameliyat olup, riskleri günümüzde önemli oranda azalmıştır.
Ancak en sık yapılan bypass ameliyatı bacakta uylukta tıkalı olan femoral yada popliteal arterler için gerekir. Böyle durumlarda kasıktan alınan kan çoğu kez hastanın kendi safen toplardamarı yada yapay bir damar grefti kullanılarak popliteal atardamara yada daha da aşağıdaki atardamarlara iletilir. Bu ameliyat genelde hastalar açısından kolay olan ve başarı ihtimali yüksek bir ameliyattır.
Resim: Femoral atardamar tıkanıklığına bağlı ayakta yara ve kangren olan bir hastada bacaktan alınan toplar damar (safen ven) ile diz hizasında açık olan popliteal atardamara bypass yapılarak tıkanıklık aşılıyor.
Sempatektomi:
Bütün seçeneklerin bittiği durumlarda damarlarda spazma neden olan sinir köklerinin tahrip edilmesi veya çıkarılması (sempatektomi) uygulanabilmektedir. Bu amaçla belden bir kesi yapılarak omurga çevresindeki sinir yumakları bulunup çıkartılır. Bu işlem ameliyat yapılmadan röntgen altında bu sinirlere bir iğne ile ulaşılıp, ilaç enjekte edilerek te yapılabilmektedir.
Ampütasyon:
Eğer tüm tedavi yöntemleri başarısız kalmış ve hastanın bacağında yaygın kangren veya enfeksiyon varsa hastanın hayatını kurtarabilmek için bacağın diz altından yada üzerinden kesilmesi son seçenektir.
Bunlar da İlginizi Çekebilir
Böbrek Damarlarının Hastalıkları
İnsanlarda buna renal vasküler tıkanma denmesine rağmen, sıklıkla gördüğümüz ve tedavi ettiğimiz bir hastalık, tamamen tıkanmadan ziyade renal damarların daralmasıdır. Buna renal arter (atardamar) stenozu (darlığı) denir. Birçok arteriyel hastalıkta
Devamını OkuBuerger Hastalığı
Tromboanjitis obliterans (TAO) olarak ta bilinen Buerger hastalığı orta ve küçük çaplı atar ve toplar damarlarda sigaraya bağlı olarak gelişen tıkayıcı damar hastalığıdır. Hastalık daha çok ayaktaki ve koldaki damarlarda tıkanıklığa yol açarak ağrılı
Devamını OkuŞeker Hastalığı ve Vücuttaki Etkileri
Diyabet ya da halk arasında yaygın adıyla şeker hastalığı, vücutta hem kısa vadede hem de zamanla ciddi anlamda olumsuz etkilere sebep olmaktadır.
Devamını Oku