Çölyak Atardamar Sıkışması
Median arkuat bağ sendromu çölyak atardamarın sıkışması olarak ta bilinir. Median arkuat ligaman karın ve göğüs boşluklarını ayıran diyafram kasını omurgaya bağlayan ve tam bu noktada vücudun en büyük atardamarı olan aortanın üzerinden kavis yapan bir bağdır. Bu nokta hiatus olarak bilinir ve aynı zamanda aortadan çıkan ve mide, dalak ve karaciğere giden atardamar olan çölyak atardamarın ayrıldığı yerdir.
Eğer bu bağ çölyak atardamara çok sıkı bir şekilde bastırır ise median arkuat bağ sendromu ortaya çıkar. Esasen sorun çölyak atardamarın sıkışmasından ziyade bu atardamar çevresinde yer alan sinirlerin sıkışmasıdır. Bağ bir nevi çekiç, çölyak atardamar ise örs gibi davranırken arada sinirler sıkışır. Bu durum yemek yeme ile artan ağrıya yol açar.
Çölyak atardamar sıkışması yada median arkuat ligaman sendromunun ilk belirtisi yemekten sonra karın üst bölümünde ortaya çıkan ağrıdır. Bu ağrı nedeni ile hasta yemek yemekten çekinir ve kilo kaybeder. Ağrı yüzükoyun yatınca kada kıvırılınca azalabilir. Bu durum barsak damarlarının tıkanıklığı olarak bilinen mezenter iskemi ile benzerlik gösterir ancak daha geç yaşlarda ve genelde kadınlarda ortaya çıkar.
Çölyak atardamar sıkışması belirtileri olan hastanın detaylı muayenesi ve değerlendirilmesi gereklidir. Bu hastalığın teşhisini koymak yani sıkışmanın hastadaki ağrıların kaynağı olduğundan emin olmak oldukça zordur. Sıklıkla benzer şikayetlere başka hastalıklarda sebep olabileceği için bir çok laboratuvar tetkiki yapılarak başka bir hastalık olmadığından emin olunmaya çalışılır. Özellikle gastroözefagial reflü, gastrit, pankreas, safra kesesi ve yolları, karaciğer, dalak ve barsak hastalıkları benzer şikayetlere yol açar.
Damarı gösteren renkli Doppler ultrason, bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme ve hatta anjiografi sıkışmayı gösterebilirler. Ancak sıkışmanın gerçekte hastanın ağrısına yol açtığına karar vermek zor olabilir. Eğer hastanın ağrıya neden olabilecek bir başka hastalığı yok, kilo kaybı ve damarda sıkışma var ise çölyak atardamar sıkışması olma olasılığı yüksektir. Bu tür durumlarda bazen çölyak sinirlere sinir bloğu yapılması teşhis konulmasına yardımcı olur.
Bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme yöntemlerinde çölyak damarlarda sıkışma sık görülebilen bir durum olmakla beraber, genelde bir şikayete neden olmadığı ve başka damar sorunları ile birlikte olmadığı sürece bir girişim gerektirmez.
Klasik tedavi karında yapılan bir kesi sonrası açık ameliyat ile çölyak atardamar üzerindeki bağın gevşetilerek baskının ortadan kaldırılmasıdır. Nöroliz adı verilen bir yöntem bu tedaviye eklenerek hasar görmüş sinirler kesilir. Daha yeni ve hastalar açısından daha konforlu sayılabilecek bir diğer tedavi laparoskopi ile aynı işlemin gerçekleştirilmesidir.
Laparoskopik ameliyatta karında büyük bir kesi yapılmaz. Karın duvarından ilerletilen yaklaşık 5 adet boru ile karna girilir ve kamera görüntüsü altında median arkuat ligamana ulaşılır. Bu bağ ve sinirler kesilerek işlem tamamlanır. Genelde bu işlem yeterlidir. Eğer damarda tıkanıklık oluşmuş ise damar ameliyatı yapmak gerekebilir.
Genelde hastalar hastaneden iki gün kalıp taburcu olurlar. Ameliyat sonrası ertesi günden itibaren normal gıda alabilir hale gelirler. Özellikle laparoskopik ameliyat sonrası hastaların başlangıçta şikayetçi oldukları ağrının geçme ihtimali %85 oranındadır.