Varis Probleminden Korunma Yolları
Varis problemi, yetişkin nüfusun yaklaşık olarak %15-20’sini etkilemekte ve kadınlarda erkeklere oranla 4 kat daha fazla gözlemlenmektedir. Temel olarak, fazla ayakta durmaya bağlı olarak özellikle bacaklarda fazla basınç oluşmasıyla meydana gelen varislerin, 4 saatten fazla süreyle ayakta duranlarda ortaya çıkma riski 3 kat artış göstermektedir.
Günümüz yaşam şartları ve yeni düzeni doğrultusunda görülme sıklığında artış gözlemlenen varis, özellikle ilk aşamalarda kaşıntı, kramp gibi durumlara ve estetik kaygılara sebep olurken, ilerleyen süreçlerde müdahale edilmemesi durumunda yara (venöz ülser) ve pıhtı oluşması (flebit) gibi daha ciddi sorunlara sebep olabilmektedir.
Varis bir toplardamar hastalığıdır. Toplardamarlar, kalbe kanı taşımakla görevli yapılardır ve kanın geri kaçmasını engelleyen kapakçıklardan oluşmaktadır. Bu kapakçıklar yardımıyla kan akımı belli bir düzende gerçekleşmektedir. Ancak, çeşitli sebeplerle toplardamar kapakçıkların temel fonksiyonlarını yerine getirememesi sonucu, kan geri kaçmakta ve göllenmektedir. Göllenen kan zamanla toplardamarın genişlemesine ve uzayarak kıvrımlı bir hal almasına sebep olmaktadır.
Damar içinde, kapakçıkların görevlerini yerine getirememesi sonucu geri kaçan kan, bir basınç oluşturmaktadır. Damar içerisindeki kan basıncının artmasıyla birlikte damar duvarında genişleme meydana gelmekte ve kaçan kan ayaklara doğru geri gelmektedir. Basıncın yüksek olduğu bacaklarda, genişleyen, uzayan ve kıvrımlı hal alan damar yapılarıyla birlikte varis, dışarıdan gözlemlenebilen, başlarda estetik kaygılar oluşturan ancak zamanla ciddi sağlık problemlerini beraberinde getiren durumlara sebep olmaktadır.
Toplardamarın genişlemesi, uzaması ve kıvrımlı hale gelmesiyle temel belirtilerini gösteren varis, estetik kaygılar oluşturduğu ilk aşamalarda müdahale gerektirmektedir. Bu bakımdan varisin ilk belirtilerini şu şekilde sıralayabilmekteyiz;
Varis, özellikle ilk aşamalarında dikkate alınması gereken bir problem olup, ilerlemesi durumunda ciddi sağlık problemlerine sebep olabilmekte ve cerrahi müdahaleyi zorunlu kılabilmektedir. Damarlarda oluşan kan basıncı artışına bağlı olarak, ilerleyen aşamalarda dolaşım yetersizliğine ve bu duruma bağlı olarak gözlemlenen yaralara sebep olabilmekte, bu aşamalarda tedavisi güçleşebilmektedir.
Varis probleminde genetik yatkınlık oldukça önemli ve etkili bir faktör oluşturmaktadır. Varis olan kişilerin çoğunun ailesindeki diğer bireylerde de varis vardır. Bacaktaki kasların ve damarların yapısı da önemli bir role sahiptir. Kadınların damar duvarının elastik yapısı, erkeklere oranla genişlemeye daha yatkın olmaktadır. Ayrıca, kadınlardaki hormonal faktörler ve erkeklerin bacak kaslarının daha güçlü yapıda olması da varise yatkınlık oluşturan durumlara işaret etmektedir. Bununla beraber kan dolaşımına olumsuz etkiler oluşturan diyabet gibi sistemik rahatsızlıklar da varis oluşumuna yatkınlık oluşturabilmektedir.
Varis, bacaklardaki basıncın artmasıyla da gelişebilen bir durumdur. Kadınlarda hamilelik döneminde artan karın içi basıncı, günlük hayatta çok uzun süre hareketsiz kalınan ya da uzun süre ayakta durmayı gerektiren koşullar da varis problemine yatkınlık oluşturan sebepler arasında bulunmaktadır.
Varis, temel olarak genetik sebeplerden yatkınlık oluştursa da çeşitli sebeplerle ortaya çıkabilmektedir. Bu bakımdan varis probleminden korunmak amacıyla uygulanabilecek yöntemleri şu şekilde sıralayabilmekteyiz;